Uçuş korkusu!
Günümüzde uçaklar özellikle gelişmiş ülkelerde tatil ya da iş sebebiyle birçok kişi tarafından tercih edilen ulaşım araçlarından biri haline gelmiştir. Fakat, uçak seyahati yapmayı planlayan ya da yapanların bir kısmı için bu durum pek de memnun edici değildir. Ne yazık ki uçma korkusu kişisel ya da profesyonel anlamda negatif sonuçlar doğurabilecek bir fobi haline gelebilmektedir. Bu fobiye sahip olanların bir kısmı uzmanlardan yardım alırken; büyük bir bölümü ise bu korkuyu hayatının bir kısmı olarak kabul etmiş ve var olan sıkıntılarını geçici çözümlerle giderme yolunu seçmişlerdir.
FOBİ NEDİR?
Çoğumuz çeşitli şeylerden korkarız. Bu korkularımız hayatın değişik dönemlerinde farklı boyut ve anlam kazanmaktadır. Küçük yaşlarda ailesini kaybetmekten korkan bir çocuk, ergenlikte okulda başarısız olmaktan, yetişkinlikte ise geleceğini teminat altına alamamaktan korkabilir. Korkuların daha ileri şekli ise fobilerdir. Gerçekte korku yaratmayacak bir objeye, aktiviteye veya duruma karşı aşırı korku duyma ve kaçınma davranışında bulunmaya “fobi” denir. Fobiler, Anksiyete Bozukluğu, Panik Bozukluğu, Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve Obsesif Kompulsif Bozukluk nedeniyle oluşabilir. Fobileri sıradan korkulardan ayıran özellikler şunlardır:
- Korkuyla oluşan sıkıntı ve gerilim belli bir nesne ya da duruma bağlıdır.
- Korkunun boyutu olayı tetikleyen korku objesi veya duruma kıyasla orantısız ve abartılı düzeydedir.
- Kişi verdiği tepkinin anlamsız ve aşırı olduğunun tümüyle farkındadır.
- Kişi korku nesnesi ya da durum ile karşılaşmaktan ısrarla kaçınır ve eğer karşılaşırsa bu aşırı düzeyde çarpıntı, nefes alamama, terleme, sıcak basması, mide bulantısı hatta bayılma gibi durumlara yol açabilir; dolayısıyla kişinin hayatının kısıtlanması söz konusu olur.
Fobiler bazı sinyal ve semptomlarla ortaya çıkarlar. Bunlar:
- Bazı durumlara veya maddelere karşı geliştirilen kalıcı korkular ve endişeler,
- Korkulan nesne veya olaylara ani tepkisel hareketler,
- Kişinin korkulan şeyden kurtulma ve uzaklaşmak için çabalaması,
- Korku nedeniyle normal ve düzenli hayattan uzaklaşma, içe kapanma şeklindedir.
Kişide bulunan fobiler diğer rahatsızlıklardan dolayı da ortaya çıkabilir:
- Fiziksel bozukluklar: Yüksek tansiyon, astım, hazımsızlık ve uyku bozuklukları fobilere neden olabilir.
- Depresyon: Diğer insanların normal yaşamlarında yaptıkları rahatlatıcı ve eğlendirici işleri yapamamak fobilere neden olabilir.
- Madde bağımlılığı: Fobileri olan bazı insanlar ilaç veya alkol gibi rahatlatıcılarla korkulardan kaçmaya çalışabilirler. Bu nedenler insanları bağımlı hale getirerek çözüm yerine problem yaratır.
Araştırmalarda toplumda %10 oranında fobik olduğu söylenmekle beraber tahminen bu rakam %25 dolaylarındadır. Fobi sıklığının beklenenden düşük çıkmasının en önemli nedeni ise bu kişilerin hastalıklarının farkında olmamaları ve tedaviye başvurularının az olmasına dayalıdır. Fobi kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür.
FOBİ BELİRTİLERİ
Korku yaratan obje, durum ya da aktivite ile karşılaşıldığında anksiyete belirtileri ortaya çıkar Bu belirtilerden bazıları şunlardır:
- Çarpıntı
- Yüz kızarması
- Titreme
- Terleme
- Bulanık görme
- Nefes darlığı
- Ağız kuruluğu
- Yutkunma güçlüğü v.b.
UÇAK FOBİSİ
Uçak fobisi uçağa ilk defa binen birinde gelişebildiği gibi, daha önce pek çok kere uçak seyahati yapmış olan birinde de ani olarak ortaya çıkabilir. Uçak fobisi olanları iki gruba ayırabiliriz. Bir kısım uçak fobikler uçak içindeyken panik yaşamaktan korkarken, diğerleri olası bir kaza korkusuyla uçmaya yanaşmaz ya da uçuş esnasında sıkıntı duyarlar. Uçak fobisi birçok yolla meydana gelebilir. Bunlardan en yaygın olanı “koşullanma”dır. Burada uçuş sırasında varolan uyaranlar önemli bir rol oynarlar. Türbülans sonucu meydana gelen ani düşüşler, kalkış sırasında motordan gelen sesler, ve kimi zaman basınç değişikliği nedeniyle kulaklarda hissedilen acı kolaylıkla korku yaratabilmektedir. Buna ek olarak, uçağın uçuşunda herhangi bir kontrole sahip olamama hissi, kişide zaten varolabilen yükseklik (akrofobi) ya da kapalı alan korkusu (klostrofobi) ve tüm bunlara eşlik eden anksiyete de bu uçuş korkusunu tetikleyen unsurları oluşturabilir. Ayrıca genel olarak da bir fobinin çıkış zamanı çoğu zaman yaşamın herhangi bir döneminde yaşanan negatif bir olaydan hemen sonraya da denk gelebilir. (örn. aile fertlerinden birinin kaybı, boşanma, ayrılık vs...)
Uçak fobisinin oluşması ve devamında aşağıda belirtilen faktörler de oldukça önemlidir:
Model alma: Anne, baba ya da herhangi bir yakınında uçak fobisi olan bir çocuğun ileride aynı şekilde uçaktan korkması olağandır.
Yanlış bilgilenme: Uçuş ya da uçma ile ilgili öğrenilen yanlış bilgiler de uçuş korkusunun ortaya çıkmasını sağlayabilir. Bu tarz yanlış bilgi içeren cümlelere örnek şunlardır:
“Uçak ne kadar yüksekten uçarsa meydana gelebilecek kazanın şiddeti o denli fazla olacaktır.”
“Uçak kazaların çoğu inişte değil kalkışta olur.”
Deneyimler: Kişinin bizzat kendisinin ya da başka birinin uçuş sırasında yaşamış olduğu negatif bir olay veya bunların öyküleri de çoğu zaman fobinin oluşmasına yol açabilir.
TEDAVİ ŞEKLİ
Korkuların üzerine gidilmesi gerekir. Korkulan nesne ya da durumdan uzak durma durumundan kesinlikle kaçınılmalıdır. Fobi tedavisinde amaç kişinin kaçınma davranışını önlemek ve belli durumlarda ortaya çıkan anksiyeteyi azaltmaktır. Tek başına ilaç tedavisi yeterli değildir. Bunun için antidepresan ilaçlarla birlikte değişik psikoterapi yöntemleri uygulanabilir. Tedavi edilmediği takdirde ömür boyu sürebilen korkuların tedavisi ilaç, bilişsel-davranışçı tedaviler, gevşeme teknikleri ve gerekirse hipnoz ile yapılabilmektedir. Tedavi süresi hastalığın şiddeti, yaygınlığı, ve hastanın özelliklerine göre değişir.
Uçak fobisi olup, iş ya da diğer kişisel sebeplerden dolayı uçmak zorunda olan bazı kişiler seyahatten önce alkol ya da sakinleştirici almayı seçerek sıkıntılarını ortadan kaldırmaya çalışırlar. Bu sadece durumsal (yani sadece o binişe ait) ve kısa vadeli bir çözüm olacaktır. Günümüzde uzmanlar kısa süreli bilişsel-davranışcı tedavi teknikleri ile bu sorunu tümüyle ortadan kaldırabilmektedir. Bilişsel-davranışçı tedavi tekniğinde öncelikle kişinin uçma konusunda sahip olduğu düşünceler üzerinde çalışılıp bunların terapistin eşliğinde yapılandırılması sağlanır. Buna “bilişsel yapılandırma” diyoruz. Örneğin birçok uçak fobiğinin en büyük korkusu uçak kazasında hayatını kaybetmek şeklindedir. Uçak kazası felaketlerinin trafik kazalarına oranla basın ve yayın tarafından daha yoğun ve dramatik bir şekilde kapsanması kişilerin düşünce sistemine uçak seyahatlerindeki ölüm riskinin trafik kazalarına oranla daha fazla olduğu şeklinde yerleşir. Halbuki tüm dünyada trafik kazalarından kaynaklanan ölümlerin uçak kazalarından kaynaklanan ölümlere oranla binlerce kat daha fazla olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Uçak korkusu olan bir kişinin bu gerçeği fark etmesini sağlamak bilişsel yapılandırmanın bir örneğidir. Gene bilişsel yapılandırma sistemi çerçevesinde kişiye seanslar dışında bir takım ödevler verilir. Buna bir örnek kişinin sahip olduğu korkulara yol açan düşüncelerine karşıt düşünceler bulması şeklindedir. Daha sonra belli aşamalarda gene terapistin eşliğinde bu yeni ve karşıt düşüncelerin benimsenmesi yolunda çalışmalar yapılır.
Düşünce sisteminin yapılandırılması ile beraber bir sonraki aşamada kişi “uygulama”ya yöneltilir. Bu aşamada önemli olan unsur uygulamalar sırasında meydana gelebilecek sıkıntıyı minimuma indirmek şeklindedir. Bu çalışmaların bir örneği şu şekildedir:
Uçak fobisi olan kişi yakın bir mesafeden başlayarak derece derece bu mesafenin uzatıldığı bir takım uçuşlara teşvik edilir. Bu uçuşlar gene dereceli olarak önce kişinin terapisti ya da yanında kendini güvende hissedeceği bir şahısla; daha sonra yavaş yavaş tek başına denenir. Çalışma kişinin sahip olduğu fobinin şiddeti ve durumuna göre bir takım manipülasyonlarla terapist eşliğinde yeniden yapılandırılabilinir.
Henüz ülkemizde uygulanmamakla beraber ileride uçuş simülasyonunda kullanılacak teknik aletler de tedavi aşamasında yararlı olabilecektir.
İlaç tedavisinin gerektiği durumlarda uzman bir psikiyatrist ile görüşülmelidir. Bilinçsiz ilaç kullanımı kişiyi bulunduğu durumdan çok daha sağlıksız bir hale getirebilir ve hatta yeni bağımlılıkların (örn. ilaç bağımlılığı) oluşmasına neden olabilir. Kullanılan ilaçların dozları oldukça önemlidir. Ne eksik ne de fazla kullanılmaması gerekir. Saatinde ve önerilen dozda almak, kişinin tedavi sürecini hızlandırır.