Klinik Psikolog / Online Terapist
Panik Bozukluğu anksiyete bozuklukları arasında en sık rastlanılanlardan birisidir. Başlangıç zamanı genellikle yirmi yaş civarındadır. Rahatsızlıklarının psikolojik kökenli olduğunu kabûl etmeyen panik hastaları ancak tüm tıbbî arayışları sonuçsuz kaldığı noktada psikiyatrik yardım alma yoluna başvururlar. Âniden veya durumsal olarak ortaya çıkan panik atağı sırasında hasta endişe ve rahatsızlık verici duyumları ile ilgili korku yaşarken, bunlara bağlı olarak felâket yorumlarında bulunur. DSM-IV-TR bu duyumları fiziksel (nefes darlığı çarpıntı, sersemlik vs.) ve bilişsel (ölüm, boğulma, delirme korkusu vs.) olmak üzere iki gruba ayırır. Clark’ın “kısır döngü” panik modelinde yer alan üç temel öğe -duygusal tepkiler, bedensel duyumlar ve bu duyumlara âit olumsuz düşünce ve yorumlar- sırasıyla birbirini takip edip tetiklerler. Panik atağının meydana gelmesiyle beraber bedensel değişimlere karşı aşırı dikkat, atağı önlediği düşünülen güvenlik davranışları ve kaçınmalar hastalığın devamını sağlayan faktörlerdir. Panik Bozukluğu’nda kullanılan belli başlı tedavi yöntemleri bilişsel davranışçı, psikodinamik ve farmakoterapi şeklindedir. Bilişsel davranışçı ve ilâç terapilerinin yararı birçok çalışmada ispat edilmiştir. Bilişsel davranışçı terapide ana amaç hastanın düşünce ve inançlarının panik atağına yol açabileceği konusunda farkındalığının sağlanması ve endişenin normâlize edilmesidir. Bir diğer önemli unsur da hastalığı devam ettirici faktörlerin bırakılmasının teşvik edilmesidir. Olumsuz düşüncelerin tanımlanması, hastanın yaşadıklarıyla ilgili bilgilendirilmesi, dikkat egzersizleri, otomatik düşüncelerin sorgulanması bilişsel yaklaşımda kullanılmaktadır. Rahatlama, bedene odaklanma, nefes egzersizleri gibi davranışçı deneylerle de hastaya panik sırasında yaşadığı duyumlar yaşatılarak sâhip olduğu felâket düşüncelerinin sorgulanması sağlanır. Panik Bozukluğu’nun tedavisinde oldukça etkili olduğu ispatlanan bilişsel davranışçı terapi hâlen en yaygın olarak kullanılan yöntemdir. Tedavinin kısaltılmış formatı da hastalar üzerinde uygulanmış ve aynı başarı gözlemlenmiştir.