Amerikalı roman yazarı Mark Twain 1876 yılında kaleme aldığı ve daktilo kullanılarak yazılan ilk eser olma özelliğini taşıyan Tom Sawyer’ın Maceraları isimli ünlü çocuk romanında okuyucularını Amerikan edebiyatının unutulmayacak iki erkek çocuğu ile buluşturur. Bunlar Tom Sawyer ve Huckleberry Finn’dir. Mississippi Nehri’nin yakınlarında yaşayan Tom ve arkadaşlarının hikayesinin anlatıldığı bu kitaba dair söylentilerde hikâyenin baş kahramanı Tom’un yazar Twain’in hayatında var olan üç farklı insanın kombinasyonu olduğu iddia edilir. Yaramazlığı ile yaşadığı kasabaya ün salmış Tom, edebiyat dünyasında yıllar boyu birçok esere ilham kaynağı olmuş bir çocuk kahraman haline gelir. Çocukluğun hemen her aşamasını temsil eden ve kitaba adını veren Tom Sawyer “cici çocuk” tiplemesinden bir hayli uzak olmasına rağmen kendini herkese sevdirir (Twain, 2019).
Kitapta kendisini en az Tom kadar sevdiren bir başka karakter daha vardır ki o da yakın arkadaşı Huckleberry Finn’den başkası değildir. Öyle ki Twain sekiz yıl sonra bu sefer Huck’ın baş kahraman olduğu bir diğer romanı kaleme alır. 1884 yılında yayınlanan ve Tom Sawyer’ın Maceraları’na göre gerek üslup gerekse kurgu olarak çok daha kuvvetli ve yoğun olan ve en büyük Amerikan romanlarından (great American novel) biri olarak kabul edilen Huckleberry Finn'in Maceraları, Huck Finn ve Tom Sawyer'ın serbest bırakılmış bir köle olan Jim ile Mississippi Nehri boyunca yaptıkları maceralı yolculuğu anlatır. Ünlü yazar Ernest Hemingway de 1935 yılında dile getirdiği şu cümlesinde yapıta ilk büyük Amerikan romanı olma özelliğini atfeder: “Modern Amerikan edebiyatının tamamı, Mark Twain tarafından yazılmış Huckleberry Finn adlı tek bir kitaptan gelir.”
Farklı ekonomik ve sosyal koşullarına rağmen, yaramazlık, acelecilik, yaratıcılık gibi özelliklerinin yanı sıra söz konusu yetişkinlerin isteklerine uymaya geldiğinde sergiledikleri meydan okuyan tavırlarıyla Tom ve Huck ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdırlar. Her ikisi de ahlaki anlamda iyi çocuklardır, ancak söz konusu kurallara uymak veya beladan kaçınmak olduğunda aynı şeyi söyleyemeyiz (Smith, 2019). Sahip oldukları bu tarz ortak özelliklerle hikayelerinin yazıldığı dönem yazarın böyle bir niyeti olmasa da -1950'ler öncesi hiperaktivite, dikkatsizlik, dürtüsellik, meydan okuma ve saldırganlık gibi davranışları sergileyen erkek çocuklar hakkında çok az psikiyatrik veya toplumsal kaygı olduğunu düşündüğümüzde- Tom ve Huck karakterlerini günümüz çocuklarının çoğunluğunda artık görmeye aşina olduğumuz Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ve Karşıt Olma Karşı Gelme Bozukluğu’nun (KOKGB) temsilcileri olarak görebiliriz. Slate dergisinde yayınlanan makalesinde yazar Anne Applebaum (2010) eğer bugün yaşasalardı Twain'in kahramanlarının her ikisine de zihinsel bozukluklar teşhisi konacağını öne sürer ve Huck’un KOKGB semptomlarını gösterdiğini, Tom’un ise hem KOKGB hem de DEHB’nin açık bir vakası olduğu görüşünü paylaşır.
Teyzesinden kaçan Tom Sawyer’ın kasabaya yeni gelen oğlanla karşılaşması yumruk yumruğa edilen bir kavga ile son bulur.
Birden bir karışıklık oldu ve dövüşün arasında Tom ortaya çıktı, çocuğun tepesine bindi ve oğlanı yumruklamaya başladı. “Pes et!” dedi.
Oğlan sadece kendini kurtarmak için çabaladı. Daha çok öfkeden dolayı ağlıyordu.
“Pes et!” ve yumruklar devam etti.
En sonunda yabancı boğularak “Pes!” dedi, Tom da onu bıraktı:
“Artık gününü görmüşsündür! Bir daha kime bulaştığına dikkat et.”
Bu kavga sadece "uygunsuz bir davranış" değil, aynı zamanda Tom'un kitap boyunca gösterdiği bir durum olan KOKGB’nin birçok belirtisinden biridir. Okulda konsantre olamamasından da görüldüğü gibi açıkca bir DEHB’ye sahip olan Tom’u anlatan Twain bir şöyle yazar: “Tom zihnini kitaba vermeye çalıştıkça iyice dalıp gitti. Odaklanamayan Tom (O sırada kalbi özgür olmak için can atıyordu) onun yerine elindeki böcekle oynamaya başlar.” Applebaum'un açıkladığı gibi, Tom sadece okulda konsantre olmak için mücadele etmekle kalmaz, aynı zamanda rahatsız edici birçok başka davranış da sergiler. Kötü kararları için üvey kardeşini suçlar, böylece eylemlerinin sorumluluğunu alamadığını gösterir. Genellikle saldırganlık kullanarak akranlarını kışkırtır. Kuralları kasten görmezden gelir ve yetişkinlere karşı meydan okur. Sık sık sahtekârdır, hatta bir noktada ölü taklidi bile yapar. Hepsinden kötüsü, okulu asar.
Haylaz, gözükara ve hazırcevap olduğu kadar bir o kadar zeki ve merhametli olan Tom Sawyer ile yaratıcısı Mark Twain arasındaki benzerlikler oldukça dikkat çekicidir. Twain’in, Tom’unkinden çok da farklı olmayan maceracı ruhunun onu Mississippi Nehri’nde tekne sürmekten Amerikan İç Savaşı’na katılmaya, düello yapmaktan yayıncılığa atılmaya kadar hayatın pek çok farklı noktasına sürüklediğini söylemek çok da yanlış olmaz. Tıpkı Tom gibi içinde haylaz bir çocuk barındıran Mark Twain’in (ya da gerçek adıyla Samuel Langhorne Clemens), onu neredeyse yetişkin bir Tom Sawyer gibi görmemize yetecek ölçüde maceralı bir hayatı olduğu kesindir. (Twain, 2019)
Hikâye boyunca Tom sürekli başını belaya sokan çocuk, Huck Finn ise Tom’un en yakın arkadaşlarından birisi olarak anlatılır. Huck diğer çocuklardan daha fakirdir. Öyle ki giyecek kıyafeti olmadığı için çöpe atılmış yetişkin kıyafetlerini giyer, fıçılarda yatar. Onu “adam etmeye” çalışan Bayan Douglas’ın titizliğine daha fazla dayanamayıp “tüyen” Huck eski paçavralarına ve şeker fıçısına geri döner. Artık özgürdür ve keyfi yerine gelir. Eğitimsiz ve batıl inançlara sahip olan Huck işsiz ve alkolik babasından kaçabilmek için kendine sahte bir ölüm hazırlar ve ormanda yabanıl bir hayat sürmeye başlar. Çok geçmeden, Jim isimli kaçak köleyle karşılaşır. İki dışlanmış insan, özgürlük arayışı içinde Mississippi Nehri’nin kıyılarında tehlikeli bir yolculuğa çıkarlar. Huck’ın en önemli özelliği sorumlulukları konusunda endişe yaşamasıdır. Görevlerini önemsemez. Okul asma tıpkı Tom gibi Huck Finn'in de açıkça muzdarip olduğu bir durumdur.
Okulla derdi olan bir başka sorunlu karakter yine Amerikalı bir yazar olan J. D. Salinger’ın yarattığı, 1945 yılında seri olarak, 1951 yılında ise roman halinde basılan, Çavdar Tarlasında Çocuklar (Gönülçelen) isimli eserin ‘anti-hero*’su Holden Cauldfield’dir. Düşünceleri ve ifade ediş şekli ile DEHB sergileyen Holden insanların çoğundan nefret eder, onları yapmacık olmakla suçlar ve sevmekte zorlanır. Hatta sırf bu yapmacıklıktan kurtulmak için sağır ve dilsiz numarası yapmayı bile düşünür ama biraz vakit geçirdiği insanları da özler. Dersleri kötü olduğu için okuldan atılsa da tıpkı Tom ve Huck gibi o da aslında çok akıllı, duyarlı ve masum bir karakterdir. Mark Twain ve romanının haylaz karakteri Tom Sawyer arasındaki benzerlik Holden ve yaratıcısı Salinger arasında da mevcuttur nitekim taşıdığı bu benzerlikten ötürü Salinger'in kitabını yazarken "Holden Caulfield" karakterini aslında kendisini betimlemek için yaratmış olduğu söylenmektedir.
DEHB ilk başta yalnızca hiperaktiviteyi düşündüren bir bozukluk olsa da diğer önemli semptomları arasında kaygı, hayal kurma gibi şeyler ve depresyon gibi eşlik eden başka bozukluklar da bulunur. İçinde bulunduğu düzene ayak uyduramayan isyankâr Holden’ın DEHB’si düşüncelerini okul dışında da başka şekillerde etkilemektedir. Hikâyede onu bazı zamanlarda bir şeyi istese de aklından çıkaramıyormuş gibi görürüz. DEHB ile komorbid olduğunu öne sürebileceğimiz kaygı bozukluğu ve depresyonu Holden'ın düşüncelerinde odağını kaydırmasına engel olur. Mental Health America'nın gençlerde depresyon üzerine yazdığı makale ile Çavdar Tarlasında Çocuklar arasında var olan ilişki göz önünde bulundurulduğuna, Holden Caulfield'ın depresyon yaşadığı sonucuna varabiliriz. Holden, madde bağımlılığı, intihar düşünceleri ve isteksizlik de dahil olmak üzere bu hastalığın birçok belirtisini göstermiştir. Bu açıdan bakıldığında Holden, dünya çapında milyonları etkileyen bir hastalıktan muzdarip bir gençtir. (“Mental Health”, 2019). Pency Hazırlıktaki oda arkadaşı Ward Stradlater ile uğraşmak gibi pek çok şeyi dürtüsel olarak yapan Holden’ın düşünce yapısı da oldukça istikrarsızdır.
DEHB ve KOKGB yakın zamanda “tanımlanmış” bozukluklar olsa da aslında her zaman var olan kişilik tiplerini ve özelliklerini tanımlarlar. Hikayeleri farklı zamanlarda yazılan Tom, Huck ve Holden karakterleri DEHB’nin zamansızlığının bir kanıtıdır. Twain ve Salinger bu çocukların portrelerini çok başarılı bir şekilde çizmişlerdir. Yazar Applebaum, Tom ve Huck karakterlerini şanslı olarak nitelendirir. Tom’u bu kadar yoran niteliklerini -merak, hiperaktivite, pervasızlık- ona kız arkadaşını getiren, hazineyi kazandıran ve onu bir kahraman yapan özellikler olarak görür. Ve hatta Huckleberry Finn’in bile hikayesinin sonunda haklı olduğunu savunur. Yaşadığımız dönemde olumlu olarak kabul edilmeyen ve Tom ile Huck’ın kahramanlıklarıyla ilişkilendirilen bu özelliklere sahip günümüz çocukları artık reçeteli ilaçlarla tedavi ediliyorlar.
Bugün her biri klasikleşmiş üç önemli eserin baş kahramanları Tom, Huck ve Holden ile özdeşleştirilen bu özellikler günümüzde neden ve ne zaman zihinsel bozuklukların belirtileri haline geldi? Amerikalı çocukların davranışlarını kaleme aldığı makalesinde Smith (2019) erkek çocuklara dair beklentiler değiştikçe entellektüelliği fiziksel başarıya yeğleyen bir çevreye uyum sağlayamayanların etkileyici oğlan çocukları olarak görülmektense daha çok bozukluğa sahip çocuklar olarak nitelendirilmeye başlandıklarını dile getirmiştir. Hal böyle olunca bir zamanlar kahramanca olarak tanımlanan çocukluk özellikleri zaman içerisinde Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nın bir bölümü haline gelmiştir.
Günümüzde artık bulunduğu ortama uyum sağlayamayan bir çocuk Huck gibi salına atlayıp koca bir nehri geçemese de vakti zamanında kendisi de çocuk olmuş her yetişkin bireyin içinde yaramaz ve kavgacı bir Tom, maceracı ve özgür ruhlu bir Huck ya da isyankar bir Holden var olmuştur… Bundan dolayıdır ki bu karakterlerin maceralarını anlatan ve satırlarıyla okuyucusunu bir anda çocukluğuna götüren bu üç dev eser kuşaklar boyu her yaştan okura hitap etmiştir ve etmeye devam edecektir.
İçimizdeki haylaz çocuğa…
“Kitabım temelde oğlan ve kız çocuklarını eğlendirme amacı taşısa da umuyorum ki bu sebepten kadın ve erkekler tarafından hor görülmez.
Çünkü planımın bir parçası da yetişkinlere bir zamanlar ne olduklarını hatırlatmak, nasıl hissettiklerini, düşündüklerini, konuştuklarını ve zaman zaman ne tuhaf işlere kalkıştıklarını göstermektir.”
Mark Twain, Tom Sawyer’ın Maceraları kitabının ön sözünden
(*) Anti-kahraman: Edebiyat ve sinema başta olmak üzere günümüzün popüler kültüründe idealleri, amaçları ve kişiliği alışılageldik kahramanların tam zıttı olan başkarakterleri tanımlamada kullanılır.
Klinik Psikolog Şehnaz Tuna
29 Kasım 2021
KAYNAKÇA
- Applebaum, A. (2010). The ADHD-ventures of Tom Sawyer. The strange comforts of reading Mark Twain in the age of oppositional defiant disorder. https://slate.com/news-and-politics/2010/08/the-strange-comforts-of-reading-mark-twain-in-the-age-of-oppositional-defiant-disorder.html
- Mental Health of Teens and The Catcher in The Rye. (2019). https://papersowl.com/examples/mental-health-of-teens-and-the-catcher-in-the-rye/
- Salinger, J.D. (2017). Çavdar Tarlasında Çocuklar. (C. Yerli, çev.). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
- Smith, M. (2019). “Snips and Snails and Puppy Dog Tails:” Boys and Behaviour in the USA. Can Bull Med Hist. 2019; 36(1): 51–79. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6499728/
- Twain, M. (2017). Tom Sawyer’ın Maceraları. (B. Balcan, çev.). İstanbul: İthaki.
- Twain, M. (2019). Tom Sawyer’ın Maceraları. (B. Bekişli, çev.). İstanbul: İletişim. https://iletisim.com.tr/Images/UserFiles/Documents/Gallery/tom-sawyerin-maceralari.pdf
- Twain, M. (2020). Huckleberry Finn’in Maceraları. (B.O. Doğan, çev.). İstanbul: İş Bankası Kültür.