Hal böyle olunca biz insanoğlu onu yıllarca hafife aldık ve çok da dikkatli kullanmadık. Ormanları yok ettik, gereksiz yere avladık, bize yaşam kaynağı olan sularımızı kirlettik. Üstelik tüm bunları yaparken kendimize ne büyük sosyal ve ekonomik maliyetler yarattığımızı pek de fark edemedik. Örneğin, ormanları yok ederek gıda veya ilaç için kullandığımız diğer önemli organizmaların yaşam alanlarını yok ettik. Ağaçsız araziler yaratarak toprak erozyonlarına yol açtık. 

Doğal dünya varoluşumuzun temelini oluşturur. Ormanlarımız, nehirlerimiz, okyanuslarımız ve topraklarımız bize yediğimiz gıdayı, soluduğumuz havayı, ekinlerimizi ve suladığımız suyu sağlar. Doğayı ihmal edip ona zarar veren eylemlerde bulunursak, su, yiyecek, barınak gibi temel ihtiyaçlara ulaşmakta o kadar zorlanırız. Doğaya iyi bakmanın yolu sürdürülebilirlikten geçiyor. Gündelik yaşantımızda kullandığımız her şey doğal kaynaklardan geliyor. Ancak birçok kaynak, değiştirilebileceğinden daha hızlı tükeniyor. Sürdürülebilirlik gelecek nesillerin de doğal kaynaklardan faydalanabilmeleri için bu kaynakları sorumlu bir şekilde kullanma pratiğidir. 

Doğa, sadece ihtiyaçlarımıza hizmet eden bir kaynak deposu değildir. Aksine, toprak, su, bitkiler, hayvanlar ve insanlar da dahil olmak üzere tüm yaşam formlarının hayatta kalmak için bağlı olduğu, oldukça entegre, birbirine bağlı işleyen bir sistemdir. Dünya üzerinde var olan canlıların çeşitliliğini devam ettirmek de sorumluluğumuz olmalı çünkü doğadan elde ettiğimiz ürünler ve faydalar da bu çeşitliliğe bağlıdır. Fakat ne yazık ki bizler avlanma, kirlilik, yaşam alanlarının tahribatı ve küresel ısınmaya katkı yoluyla bu çeşitlilik kaybını hızlandırıyoruz. Bir tür soyu tükendiğinde, sonsuza dek dünya için kaybolur. Dünya üzerinde var olan bazı türlerin yok olmasına neden olabilecek avcılık uygulamalarının ortadan kaldırılması için gerekli desteği vermeliyiz nitekim farkında olmadan yok ettiğimiz bir tür bizim hayatta kalma sebebimiz olabilir. 

Tarih boyunca, insanlık için birçok faydaya sahip olarak kabul edilen doğal dünya hayatımızın birçok alanını iyileştirebilecek ve bir insan olarak kendimizi daha mutlu hissetmenize yardımcı olabilme özelliğiyle psikolojimizle de doğru oranda bir ilişkidedir. Bize temiz hava sağlayan, duyularımızı harekete geçiren, ilham veren, gevşememizi sağlayan, fiziksel sağlığımıza iyi gelen, terapi görevi gören, hayatın değerini anlamamıza yardımcı olan doğanın depresyonu, kaygıyı, stresi ve öfkeyi azalttığı ve genel olarak psikolojik refahı artırdığı defalarca kanıtlanmıştır. 

Sağlığımız, mutluluğumuz ve refahımız için güvendiğimiz birçok şeyin kökeni doğa ve içinde barındırdığı canlılarda. Daha sürdürülebilir seçimler yapmazsak içinde yaşadığımız gezegenimizin ekosistemini korumamız ne yazık ki olamayacak. Neyse ki dünyanın dört bir yanındaki pek çok hükümet ve işletme artık bu gerçeğin farkına varmış ve harekete geçmiş durumda. Hiçbir şey için geç değil! Siz de hemen şimdi doğayı korumaya başlayabilirsiniz. Nasıl mı? Atıkları ayırabilir, yaşadığınız alanı temiz tutabilir, elektrik ve su tasarrufu yapabilir, bazı şeyleri yeniden kullanabilir ya da geri dönüştürebilir, daha fazla atık üretecek temel olmayan ürünleri satın alınmasını sınırlayabilirsiniz. Zaman farkındalık zamanı. Doğanın toplumumuz ve ekonomimiz için değerini hatırlarsak kısa vadeli kazanç için onu yok etmek yerine doğayla uyum içinde yaşamanın önemini anlarız.

Haydi hep birlikte doğaya sahip çıkma zamanı…

Kl. Psk. Şehnaz Tuna
28 Ocak 2023