Pandemi ve savaş olgularının her ikisi de travmaya yol açtıkları için bu dönem insanoğlunun tabiri caizse “katmerli bir travma” yaşadığını söyleyebiliriz. Bu sürece bir de mevsim geçişi eklendiğinde şu sıralar kendinizde artan bir endişe, korku ve uyku hali, yorgunluk, isteksizlik, enerji azlığı ve konsantrasyon güçlüğü fark ediyorsanız emin olun ki yalnız değilsiniz.

Doğru bilginin eşliğinde savaş ve pandeminin belirsizliği sonucu ortaya çıkan kaygı ve korkuyla başa çıkmak, ilkbahara geçişi minimum yan etkiyle atlatabilmek mümkündür. Eğer bu dönem bunalmış, bitkin ve endişeli hissediyorsanız paylaştığım bu ipuçları sizin için faydalı olacaktır. 

  • Beslenme ve Egzersiz: Doğadaki değişime adaptasyon sağlayabilmek için öncelikle beslenmemize dikkat etmeliyiz. Bol sıvı (kalorisiz) almalı ve özellikle C vitamini içeren besinleri tüketmeliyiz. Mevsiminde çıkan meyve ve sebzelerden yemeli, öğünlerde karbonhidrata çok fazla yer vermemeliyiz. Karanlık kış aylarının bedeli olan D vitamini yetersizliğini gittikçe artmaya başlayan güneş ışığından faydalanmaya çalışarak telafi edebiliriz. Bunun için açık havada yapılacak kısa yürüyüşler yeterli olacaktır. Akdeniz tarzı beslenme tarzını benimsemeli, süt, yoğurt ve peyniri bolca tüketmeliyiz. Günlük yapılacak ortalama yarım saatlik bir tempolu yürüyüş hem bedenimizi güçlendirecek hem de ruhsal olarak daha iyi hissetmemizi sağlayacaktır. “Yarım saat yeter mi?” demeyin, nitekim yapılan bir bilimsel araştırmanın sonucuna göre haftada sadece üç kere yapılan 45 dakikalık bir yürüyüşün antidepresan kullanıma eş değer bir etkisi olduğu görülmüştür. Yaptığınız fiziksel hareketin süresi önemli değil. Unutmayın: Az hareket etmek hiç hareket etmemekten iyidir!
  • Sosyal Medya ve Haberler: Sosyal medya kullanımı ve haber izlemeye dair pandemi boyunca defalarca tekrarladığım şu kelimeyi burada sizlerle yeniden paylaşacağım. “Kısıtlayın!” Kullanımı tamamen kesmek değil ama sosyal medya kullanımında ve haber izlerken ne tür bir bilgi havuzunda boğulma riskiniz olduğu konusunda dikkatli olun. Sosyal platformlarda yer alan yanlış ve olumsuz bilgiler savaş gibi konularda büyük endişe ve strese neden olabilir. Kullanımınızı azaltmak için belli bir zaman aralığına bağlı kalın, stres yaratan uygulamalardan çıkın, zararlı siteleri sınırlayın, özellikle Instagram’da savaşa dair korku ve kaygıyı arttıran hesapları takip etmeyi bırakın. Haber izleme konusunda da benzer bir yaklaşım izleyin. Sadece güvendiğiniz programları belli aralıklarda izleyin. Üzücü bulduğunuz haber sitelerine ara verin. Unutmayın: Hayatta her şeyin azı karar, çoğu zarar!
  • Bakım ve Gevşeme: Zor dönemlerde stresimizi azaltabilmek için zihnimizi sakinleştirebilmemiz son derece önemlidir. Günlük nefes ve gevşeme egzersizleri yapmak kaygıyı azaltmaya yardımcı olacaktır. Fırsat buldukça meditasyon yapın. Uykunuza dikkat edin. Uçakta uçuş görevlilerinin ilk önce kendi oksijen maskenizi takın demelerinin bir nedeni vardır. Eğer siz kendinize bakmazsanız acil ve zor durumlarda size ihtiyacı olan sevdiklerinizle ilgilenmeniz mümkün olmaz. Unutmayın: Önce can, sonra canan!
  • Destek ve Olumlama: Etrafınızı sizi anlayan ve destekleyen insanlarla kuşatın. Pozitif düşüncenin gücü bilimsel araştırma ve çalışmalarla kanıtlanmıştır. Kendinize hayattaki iyi şeyleri hatırlatmak pandemi ve savaş döneminde kaygıyla savaşmanın güçlü bir yolu olabilir. Tartışmalardan uzak durun, olumlu ve güvendiğiniz insanlarla vakit geçirin. Duygularınızı açmaktan korkmayın. Unutmayın: Derdini söylemeyen, derman bulamaz!
  • Yardım Alın: Bazen de ne yaparsak yapalım işin içinden çıkamayız. İşte böyle durumlarda bir ruh sağlığı uzmanından yardım almaktan çekinmeyin. Unutmayın: Bir elin nesi var iki elin sesi var!

Güvende olmak için hepimiz yarının bize neler getireceğini bilmek istiyoruz. Fakat gerçek şu ki bu dönem birden çok belirsizliği içinde barındırıyor. Hal böyle olunca belirsizliğe odaklanıp panik yapmaktansa bu durumla uzlaşıp kabul etmeliyiz. Bu sıkıntılı günleri elbet geride bırakacağız. Tıpkı değerli sanatçımız Sezen Aksu’nun parçasında olduğu gibi, unutmayalım: Geçer… Geçer… Daha öncekiler gibi bu da geçer. Neler neler geçmedi ki!

Kl. Psk. Şehnaz Tuna
27 Mart 2022