İşte bu olumsuz hissin adı “hayal kırıklığı”dır. Beklenti ile gerçek arasında meydana gelen uyumsuzluk olarak da tarif edebileceğimiz bu durumun sonuçları son derece yıkıcı olabilir.
Yaşam, acısıyla tatlısıyla zor bir yolculuk… Bu yolculukta kendimize koyduğumuz hedeflere ulaşmak için ihtiyacımız olan motivasyonu sağlayan bir düşünce türüdür umut. Yeni bir yıl, yeni bir iş, yeni bir arkadaş… Hayatımızdaki tüm yeni başlangıçların yoldaşı olur. Sığınağımızdır çoğu zaman. Bir çocukluk hayali ile başlar ve yaşantımız boyunca öyle de devam eder. Ümitlerimiz hayallerimizi besler, hayallerimiz de ümitlerimizi. Öylesine güçlü bir olgudur ki, ümit ettiğimiz oranda mutlu olur ve yaşamdan doyum alırız; ta ki beklentilerimizin gerçekleşmediği o anla yüzleşene kadar. Umut etmek, ümitlenmek ne kadar güçlü ise beklentinin boşa çıkması, arzu edilenin gerçekleşmemesi de o denli yıkıcı olur. Ümidimizi yitirdiğimiz andan itibaren kendimize, yaşadığımız ana ve geleceğe dair tüm inancımızı da kaybeder, hayal kırıklığının dibine düşüp her şeyden hatta kimi zaman hayatımızdan dahi vazgeçeriz. Başta depresyon olmak üzere çoğu duygudurum bozukluğunun kökeninde kendinden, yaşadığı andan ve gelecekten vazgeçmek yani “ümidini yitirmiş olma” hali vardır. Şiddetli depresyon yaşayan biri için artık yaşamın bir anlamı yoktur. Bundan dolayıdır ki intihar vakalarının birçoğunda ortak temanın “umutsuzluk” olduğunu görürüz.
Umut etmek, ileriye yönelik hayallere sahip olmak insanoğlunun en büyük motivasyonudur. O yüzden hayal kırıklığına uğramamak adına hayal kurmaktan vazgeçmek yerine onlardan ders alarak tüm yaşadıklarımızı olgunlaşma sürecimizin bir parçası olarak görmeye çalışmalıyız. Bunu yapabilmenin birkaç yolu var. Öncelikle kendimize sıkça hayatın tek bir seçenekten ibaret olmadığını hatırlatmalıyız. Kurduğumuz hayalin gerçekleşmeme ihtimalini göz önünde bulundurup farklı alternatifler belirleyebilirsek gerçekleşmeyen bir hayal ya da yerine gelmeyen bir beklenti bizi yerle bir etmeyecektir. Gerçekleşmeyen beklentileri bir kenara koymaktansa neden gerçekleşmemiş olabileceklerini sorgulayarak onları yeniden yapılandırabiliriz. Hayal kırıklığı yaşadığımız durumda sonucun bu şekilde olmasına nelerin yol açtığını tespit edersek bir sonraki sefer bu şartları değiştirmek suretiyle yeni alternatifler yaratabiliriz. Gerçekçi beklentiler hayal kırıklığı riskini azaltacaktır, onun için yapılandırma aşamasında beklentimizin ne kadar gerçekçi olduğunu sorgulamalıyız. Bu çok sübjektif bir olgu olduğu için tek başına gerçekleştirmekte zorlanabiliriz. O vakit, yakınlarımızın görüşünü almak bize objektif bir bakış açısı sağlaması açısından son derece faydalı olacaktır. Beklentimizi yapılandırırken düşüncelerimizi de aynı doğrultuda yapılandırmaya çalışmalıyız. Yaşadığımız hayal kırıklıklarının olumsuz bir şekilde formatladığı düşünce sistemimizi kontrol altına alarak olumlamaya çalışmak, olumsuz düşüncelerin yarattığı negatif hislerimizi de pozitife çevireceği için bu ruh halimiz ileriye yönelik yeni ve taze başlangıçlar yapmamıza olanak sağlayacaktır.
Sonuç olarak, hayal kırıklığı bize her çelme taktığında yere yüzükoyun kapaklansak da önemli olan orada kalmamamızdır. Her ne durumda olursak olalım alternatif çıkış yollarının var olduğunu hatırlayıp düştüğümüz yerden doğrulalım ve yola devam edelim. Ne hızda doğrulduğumuzun pek de bir önemi yok. Asıl önemli olan daha öne yaşadığımız hayal kırıklıklarının bundan sonra kuracağımız onca güzel hayali engellemesine izin vermemek!
Klinik Psikolog Şehnaz Tuna
28 Mayıs 2023