Her yıl 8 Mart’ta kadınların başarılarının kutlandığı, hak ve mücadelelerine dair farkındalığın sağlandığı Dünya Kadınlar Günü aynı zamanda kadınların karşılaştığı zorluklar ve şiddet konularına da dikkat çekmek için önemli bir fırsat sunmaktadır. Kadınların çeşitli şiddet ve ayrımcılık biçimleriyle karşı karşıya kalmaya devam ettiği bir dünyada, kadınların gücünü ve dayanıklılığını tanımak ve güçlendirmek hayati bir önem taşır. Şiddet, travma, savaşlar gibi olumsuz deneyimlerle başa çıkmak kadınların sıkça karşılaştığı bir gerçektir ve bu konuların toplumda daha geniş bir şekilde ele alınması gerekmektedir. Ben de bu ayki yazımı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlarken, kadınların karşılaştığı zorluklar karşısında sergiledikleri direncin farkındalığına ve bu mücadelede birey olarak yapmamız gerekenlere ışık tutmak adına kaleme aldım. 

Kadına yönelik şiddet dünya çapında yaygın bir sorun olmaya devam ediyor. Her yıl milyonlarca kadın fiziksel, cinsel veya duygusal istismara maruz kalıyor. Bu sadece kadınların meselesi değil aileleri, toplulukları ve genel olarak toplumları etkileyen bir insan hakları meselesidir. Bu zorluklara rağmen kadınlar yaşamları boyunca olağanüstü bir güç ve dayanıklılık sergilemeye devam etmektedirler. Tarih boyunca kadınlar toplumsal hareketlerin ön saflarında yer aldılar, değişimi savundular, eşitlik ve adalet için mücadele ettiler. Kadınların oy kullanma hakkı için mücadele eden “süfrajet”lerden “#MeToo” hareketine liderlik eden aktivistlere kadar kadınlar, olumlu değişim yaratma gücüne sahip olduklarını defalarca gösterdiler ve göstermeye devam ediyorlar.

Tarih boyunca savaşın gölgesinde, hayatlarını korumak için mücadele eden insanlar arasında da yine kadınlar vardır. Savaşlar sırasında kadınlar cinsel şiddete, zorla göçe, kayıplara ve ayrılıklara maruz kalmışlardır. Bu tür zorlu koşullarda kadınlar dayanıklılıkları ve dirençleri ile ailelerini korumak ve toplumlarını ayakta tutmak için büyük bir çaba sarf etseler de savaş ortamında kadınların gücü sıklıkla göz ardı edilmiş veya görmezden gelinmiştir. Savaş dönemlerinde kadınların gücü, sadece fiziksel değil aynı zamanda duygusal ve zihinsel olarak da kendini gösterir. Kadınlar, topluluklarının birleştirici gücü, umut ve direnişin ise simgesi olmuşlardır. Savaş ortamında kadınların gücü, sadece dayanıklılıklarından değil aynı zamanda cesaretlerinden de gelir. Kadınlar, savaşın dehşeti karşısında korkusuzca hareket edebilir, sevdiklerini korumak için her türlü fedakarlığı yapabilirler. Savaşın en zor anlarında bile, kadınlar insanlığın iyiliği ve barışı için mücadele etmeye devam ederler. Tarih boyunca kadınların gücü, savaşın karanlık gölgesinde bile parlayan bir ışık olmuştur.

Dünya Kadınlar Günü, şiddet, travma ve savaşlar konularında farkındalık yaratmak ve bu konularda toplumsal destek ve dayanışmayı artırmak için önemli bir platform sunmaktadır. Kadınların her alandaki başarılarının kutlandığı ve topluma yaptıkları katkıların takdir edildiği bu özel günde kadın gücünün önemi ve kadına yönelik şiddetin sona erdirilmesi ihtiyacı üzerinde düşünürken, toplumumuzdaki kadınları desteklemek ve geliştirmek için hep birlikte harekete geçelim. İster politika değişikliklerini savunarak ister kadınlara ait işletmeleri destekleyerek ister sadece kadınların hikayelerini dinleyerek ve onlara inanarak olsun, daha eşit ve adil bir dünya yaratmada hepimizin oynayacağı bir rol var. Kadınların yaşadığı zorlukları anlamak onların seslerini duyurmak ve haklarını savunmak için atmamız gereken adımlardır. Kadınların haklarına saygı göstermek ve onların yaşamlarını olumlu yönde etkileyecek adımlar atmaya devam etmek barışçıl ve sağlıklı bir toplumun inşası için oldukça önemlidir. Dünya Kadınlar Günü, bu amaçlar doğrultusunda bir fırsat olarak değerlendirilmeli ve kadınların yaşadığı zorluklara karşı dayanışma ve destek gösterilmelidir.

Bu yıl Dünya Kadınlar Günü'nde gelin, dünya üzerinde var olan tüm kadınların dayanıklılıklarını ve gücünü kutlayalım. Kadına yönelik şiddeti sona erdirmek ve tüm kadınların gelişip başarılı olabileceği bir dünya yaratmak için dayanışma içinde bir arada duralım; ancak bu sayede hep birlikte herkes için daha kapsayıcı ve eşitlikçi bir toplum inşa edebiliriz.

Klinik Psikolog Şehnaz Tuna
27 Şubat 2024