“Ne beklersen onu alırsın.”
Rosenthal, R. & Jacobson, L.
Kıbrıslı heykeltıraş Pygmalion, çevresinde var olan kadınlardan nefret eder. Çünkü, bu kadınların hepsi cinsel ahlaktan yoksundur ve Pygmalion onlardan biriyle asla evlenmeyecektir. İşte bu sebepten o, kendi hayalindeki kadının heykelini yapmaya karar verir. Fildişinden yontarak yaptığı bu heykel öylesine güzel olmuştur ki Pygmalion kendi yarattığı bu heykel kadına aşık olduğunu fark eder. Ona kadını gibi davranır, güzel kıyafetler giydirir, hediyeler getirir ve hatta yatağına dahi alır. Bu aşk o derece önü alınmaz bir raddeye gelir ki Pygmalion çareyi Venüs’e yakarmakta bulur ve kendi yarattığı heykeline benzeyen bir sevgili diler tanrıçadan. Aşık heykeltıraşın sözlerine kayıtsız kalmayan Venüs yüce kudretini esirgemez ve Pygmalion’un fildişinden yonttuğu güzeller güzeli heykeli, ete bürünmüş, kanlı canlı, yaşayan bir kadın haline getirir. Galatea adını verdiği sevgilisiyle evlenen Pygmalion’un beklentisi gerçek olmuştur…
“Venüş bayramı gelmişti. Halk, aşk tanrıçası için kurbanlar kesiyor, her yerde şenlikler yapılıyor, şölenler veriliyor, sevgililer Venüs’e yakarıyorlardı. Pygmalion da aşk tanrıçasının tapınağına giderek yakardı ona; karşısına yaptığı heykele benzeyen bir kız çıkarmasını diledi. Sonra evine dönüp fildişi sevgilisinin karşısına geçti. Uzun uzun baktı heykele, eğilip o cansız dudaklarından öptü onu. Ansızın irkilerek geri çekildi Pygmalion. Öptüğü dudaklar her zamanki gibi soğuk değildi, ılıktı. Bir daha öptü; o ılık dudakların gittikçe ısındığını, yumuşadığını duydu. Büyük bir sevinçle sarıldı heykele; Venüs, bu büyük aşkı karşılıksız bırakmamış, sevgilisini canlandırmıştı.” (Erhat, 1997)
Beklentiyle gerçeklik yaratmak sadece efsanelerde mi mümkün?
Pygmalion mitini gerçeğe uyarlamada en başarılı eser Bernard Shaw’un efsane ile aynı adı taşıyan tiyatro oyunudur. Shaw’un beş perdelik Pygmalion’ununda ses bilimci Henry Higgins, kendisi gibi fonetik meraklısı Albay Pickering ile girmiş olduğu bir iddia üzerine sokak İngilizcesiyle konuşan Eliza Doolittle isimli bir çiçekçi kızı üst sınıf İngilizce aksanını konuşabilmesi için eğitmek kaydıyla bir hanımefendiye dönüştürür. Ve tıpkı Pygmalion’un kendi yarattığı heykele âşık olması gibi Higgins de adeta yeniden yarattığı Eliza’ya aşık olur. Shaw, Pygmalion hikayesini İngiltere’deki sınıf sistemi ve düzgün konuşma obsesyonunu hicvetmek maksadı ile kullanırken “beklenti etkisine” yeni ve kuvvetli bir örnek teşkil eder. Oyunda Pygmalion Etkisi’ni vurgulayan sözcükler sonradan hanımefendi olan Eliza’nın ağzından şöyle dökülür:
“Kibar bir bayanla bir çiçekçi kız arasındaki fark şurada: Onların nasıl davrandıklarına bakmayınız, onlara nasıl davranıldığına bakınız. Profesör Higgins’in gözünde hep bir çiçekçi kız olarak kalacağım. Çünkü bana her zaman bir çiçekçi kız gibi davranmıştır, her zaman da davranacaktır. Albay Pickering için hep bir hanımefendi olacağım. Bana her zaman hanımefendi muamelesi yapmıştır. Her zaman da yapacaktır.” (Shaw, 2010)
“Shaw’un oyunu neticesinde ‘Pygmalion’ eğitim ve psikoloji çalışmalarının ortak bir imajı haline gelmiştir.” (Miles, 1999) “Sınıfta Pygmalion Etkisi” isimli klasik çalışmada öğrencilerin başarılarının öğretmenlerinin beklentisi yönünde geliştiği görülmüştür. Bu çalışmada IQ testinde aynı skoru almış öğrencilerden oluşan topluluk iki gruba ayrılır. Eğitmenlere verilen talimatta bu gruplardan birinin yüksek seviyede IQ skoruna sahip olduğu bilgisi paylaşılır. Eğitim sürecinin sonunda yüksek skora sahip olduğu bilgisi verilen grup verilen final testinde gerçekten de deneyin başında aynı performansı gösterdiği gruba oranla çok daha yüksek skor elde eder. Savunulan sisteme göre yüksek zekaya sahip olduğu söylenilen öğrenciler eğitmenlerde beklentiyi arttırıyor, bu beklenti öğrencilere yansıyor ve otoriteden aldığı bu geri bildirim öğrencilerin yüksek performans sergilemesine yol açıyor. Yani genel anlamda kişi karşısındaki otoritenin ya da kendinden üstün gördüğü başkalarının beklentilerine uygun davranışlar geliştiriyor. Rosenthal ve Jacobson’ın (1968) bu meşhur okul deneyi beklentilerin gerçeği sağlamadaki rolünün son derece çarpıcı bir örneği olmuştur. Pygmalion Etkisi’nin tam tersi olan durumda ise düşük beklenti sonucu alınan geribildirimle kişinin performansı düşer. “Golem Etkisi” adı verilen bu etkileşime en çok Kaygı ve Duygu durum Bozuklukları’nda rastlanır. Kişi kendi, çevresi ve geleceği hakkında tamamen olumsuz inançlara, dolayısıyla olumsuz bir düşünce şemasına sahiptir. Bu şema davranışlara da olumsuz bir yön verir ve bireyin olumsuzluklar girdabında dibe batması kaçınılmaz son olur. Ruhsal rahatsızlıkların tedavisinde etkin bir yöntem olan Bilişsel Davranışçı terapide sahip olunan düşünce hataları üzerinde çalışılır, kısır döngü kırılır ve nihayetinde kişinin düşünce yapısı olumsuz beklentilerden arındırılarak olumlu beklentiler yaratabilmeye ve bunlara inanmaya yönelik yeniden yapılandırılır. Bu tarz tedavilerde de amaç bir çeşit beklenti etkisi yaratmaktır.
“Neye nasıl bakarsan o da sana öyle bakar.”
Mevlâna Celâleddin Rumî
Pygmalion miti literatüre “kendini gerçekleştiren kehanet” (self-fulfilling prophecy) olarak geçmiştir. Teoriye göre kişi herhangi bir olayın olacağına dair çok kuvvetli ve derin bir inanca sahip olup bu beklentisinin farkına vardığı anda tahmin ettiği olayın gerçekleşeceği durumları yaratan tarzda davranışlar geliştirir ve böylece olay ya da kehanet gerçekleşir. Kişilerarası etkileşimlerde sıkça rastlanılan bu duruma verilecek en iyi örneklerden biri pek de arkadaş canlısı olarak algılamadığımız bir kişiye mesafeli davranmamızdan dolayı kişinin bizden aldığı bu geribildirimle aynı şekilde bize mesafeli davranması sonucu gerçekten de arkadaş canlısı olmadığı yönündeki algımızın doğrulanmasıdır. Sosyal Fobi Bozukluğu’na sahip bir bireyde işleyen mekanizma da kendi gerçekleştiren kehanet doğrultusunda işler. Kalabalık bir ortamda garip ya da komik gözükeceği endişesini taşıyan birey ortamdan kaçınma davranışları sergiler. Bu davranışlar bireyi kısıtlayıp normalden daha farklı gözükmesine yol açacağı için gerçekten de topluluk içinde diğerlerinden farklı gözükecek, bunun sonucu olarak karşısındakilerden davranışına uygun tepki alacak ve böylece kurguladığı kehaneti de kendi kendini gerçekleştirmiş olacaktır.
fig. (Kashen, 2011)
2006 yılında yazdığı “Sır” (The Secret) kitabında savunduğu “Çekim Yasası” (Law of Attraction) olgusuyla milyarlarca insana ulaşan Rhonda Byrne aslında yüzyıllardır var olan beklenti etkisini fanatik bir inançla yeniden gündeme getirerek yepyeni bir akımın öncüsü oldu. Byrne’ün bir doğa yasası olarak ortaya koyduğu Çekim Yasası’na göre inandığımız her şey eninde sonunda gerçekleşmektedir. Yasaya göre bu sistem üç kademede işler: İste, inan ve al… Bu bir yaratım yasasıdır ve Byrne’e göre bizler yaşamlarımızı düşüncelerimiz aracılığıyla ve çekim yasasıyla yaratıyoruz. Tıpkı Pygmalion etkisinde olduğu gibi üzerinde düşündüğümüz üzerimize çektiğimiz oluyor.
“Düşünceleriniz frekansınızı belirlerken, duygularınız size o an
hangi frekansta olduğunuzu bildirir. Kendinizi kötü hissettiğiniz
bir anda, daha çok olumsuzluğu kendinize çekmeye uygun bir
frekanstasınız demektir, iyi hissettiğinizde ise, daha çok iyiliği
güçlü bir biçimde kendinize çekersiniz.”
Rhonda Byrne
Gerçek hayatta bir heykelin canlanmasını beklemek pek akıl kârı olmasa da düşüncelerimizin göz ardı edilemeyecek boyutta kudrete sahip oldukları tartışılmaz bir gerçek. Güç zihnimizde! Üstelik hem bedelsiz hem de sınırı yok. Daha ne bekliyoruz?
Klinik Psikolog Şehnaz Tuna
KAYNAKÇA
- Byrne, R. (2006). The Secret. Oregon: Beyond Words.
- Erhat, A. (1997). Mitoloji Sözlüğü (7. Baskı). İstanbul: Remzi Kitabevi.
- Kashen, D. (2011) http://awesomeculture.com/2011/10/03/use-the-pygmalion-effect-to-create-a-high-performing-team/
- Miles, G. (1999). Pygmalion. Geoffrey Miles (Ed.), Classical Mythology in English Literature. A Critical Anthology içinde (s.332-447). New York: Routledge.
- Rosenthal, R. & Jacobson, L. (1968). Pygmalion in the Classroom: Teacher Expectation and Pupils' Intellectual Development. New York: Rinehart and Winston.
- Shaw, B. (2010). Dört Oyun. Sezar ile Kleopatra, Pygmalion, Kırgınlar Evi, Jan Dark (2. Baskı). İstanbul: Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları.