2020 yılı tüm dünyayı, değil bir ay neredeyse bir gün sonrasında bile ne olacağının kestirilemediği bir dönemle tanıştırdı. O yüzden bu karmaşık süreç içerisinde hayatımızın farklı alanlarında “beklenmedik”lerle baş edebilmeyi, ani kararlara uyum sağlayabilmeyi ve dolayısıyla çok daha esnek olabilmeyi öğrendik. Ipsos’un gerçekleştirdiği araştırmanın 16. dönem verilerinden hazırlanan çalışmada koronavirüs salgını nedeniyle 2019-2020 eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde yüz yüze eğitime ara verilmesi zorunluluğu doğmuştu. Uzaktan eğitim süreci hem çocuklar hem de ebeveynler için yeni bir deneyim oldu. Bu sürecin ebeveyn-çocuk ilişkisine etkisi sorgulandığında %43 gibi bir oranda olumsuz etkiden söz edildiği görüldü. Benzer bir dinamiği bu seneki eğitim-öğretim alanında da yaşayacağımız kesin. Nitekim yine Ipsos’un yapmış olduğu araştırmanın sonucuna göre yeni eğitim öğretim döneminde öğrenci olan çocukların %67’si için ebeveynler okula gönderme konusunda kendilerini rahat hissetmiyorlar. Salgının henüz sona ermediği hatta son dönemde vaka sayılarındaki artış olduğu göz önüne alındığında da ebeveynlerin bu endişeleri olağan bir duygu-tutum olarak ortaya çıkıyor.
Yeni dönemde meydana gelen/gelmeye devam edecek dinamiklerle baş etmek pek kolay olacak gibi gözükmüyor. Ebeveynlere düşen görevlerden en önemlisi çocuklarını her tür “son an değişikliği”ne hazırlamak olacaktır. Anons edilen bir duruma hazırlanmışken bir anda tamamen farklı bir sistemin kabulü gerekebilecektir. Çocukların böyle bir durum karşısında korkmamaları, sakinliklerini koruyabilmeleri ve adaptasyon sağlayabilmeleri için gereken cesaret ve çabayı görebilecekleri yegane kaynak ebeveynleri olacaktır. O yüzden bu süreçte ebeveyn tutumu son derece önem teşkil etmektedir. Çocukların aslında tahmin edilenden çok daha “esnek ve dayanıklı” olabilecekleri gerçeğini göz ardı etmemek ebeveyn olarak paniği bertaraf etmekte kuvvetli bir strateji olacaktır. Belirsizlikle yaşamak herkes için son derece kaygı yaratan bir durumdur. Belirsizlikle savaşmak yerine belirli olan(lar)a odaklanmak her zaman işe yarar. Belirli olanı tayin edebilmenin yoluysa öncelikle mevcut durumu kabul etmekten geçer. Kabullenme, beklenmedik durumla baş edebilmek için gereken sükuneti, duyguları kontrol edebilme sayesinde sağlayacaktır. Çocukların en güvendikleri bilgi kaynağı ve dayanağı olarak bir ebeveynin çocuğu tarafından kendisine yöneltilen soru(ların)nun cevabını verememek zor olsa da diğer yandan gerçekçi olmak ve dürüst paylaşımlar yapmak da bir çocuk için yeteri kadar güven vericidir. Tıpkı pandemi döneminin başlangıcında olduğu gibi bu dönemde de çocuklarımızın bilemedikleri davranışlara odaklanarak stres yaşamalarını önlemek için onlara doğru bir şekilde el yıkama, maske takma, sosyal mesafeyi koruma gibi kontrolleri dahilinde olan davranışlar empoze edilirse, anne ve babalarının yokluğunda da tek başına güvende hissetmeleri sağlanabilecektir.
Çocukların kaynağı belirsiz, kulaktan dolma bilgiler üzerinden gereksiz kaygı ve panik yapmalarını engellemek için ebeveynlerin sürecin içinde olabildiğince aktif bir şekilde yer almaları gerekebilir. Bu durumda okul yetkilileri ile direkt olarak iletişim halinde olmak, gerekirse fazla kalabalık olmayan haberleşme grupları kurarak doğru ve net bilgileri bu ortamda paylaştıktan sonra çocuklara aktarmak iyi bir yöntem olabilir. Yine bu bağlamda okul yetkililerinden ana çerçeveyi özetleyen standart bir rehber talep edilebilir. Çocuğun yeni dönemde karşılaşabileceği “farklılıkları” tarif edip onu bu değişime önceden hazırlamak olası bir uyum sorununu tam olarak gidermese de büyük ölçüde azaltacağı kesindir. Yaşanması mümkün farklı senaryolar hakkında (gruplara ayrılarak gerçekleşecek fiziksel eğitim, online eğitim ya da hibrid eğitim gibi) mümkün olduğunca net bilgi sahibi olmaya çalışmak da önemli. Bilgi sahibi ol(a)madığınız konularda bunu çocuklarınızla dürüst bir şekilde paylaşarak süreç esnasında sürekli orada olduğunuzu hissettirmek belirsizliğin çocuk üzerindeki yükünü de hafifletecektir.
Sistem ne olursa olsun her zamanki rutini muhafaza etmeye azami özen gösterin ve çocuklarınıza süreçle baş etme konusunda sakin kalarak onlara sağlıklı ve güvenilir bir “rol modeli” olmaya çalışın. Okulda beklenmedik bir değişim olması halinde sizin de veli olarak çocuğunuzun öğretmenleriyle bir olup önerilecek yeni planlarda takım olarak beraber hareket edeceğiniz konusunda çocuğunuza moral verin. Ve her şeyden önemlisi süreç zarfında çocuklarınızdaki davranış ve duygu değişimlerini gözlemeyi de ihmal etmeyin. Nitekim ebeveynlerin tüm çabalarına rağmen yaşanılan/yaşanılacak bu olağanüstü dönemde çocuğunuz stres ya da kaygısını kontrol edemeyebilir.
Çocuklarda dikkate alınması gereken olası davranış değişiklikleri şunlardır:
- Mutsuzluk ve endişe
- Yeme ve uyku düzeninde değişiklik
- Tepkisel davranışlar
- Tahammülsüzlük
- Okuldan kaçınma
- Geçmişte zevk aldığı aktivitelerden keyif almama
- Okul performansında düşüş
- Madde kullanımı
- Bedende meydana gelen sebepsiz ağrılar
- Ağlama nöbetleri
- Dikkat bozukluğu ve odaklanama
Çocuğunuzda bu ve benzeri davranışları fark etmeniz halinde onunla konuşun, güvende olduğunu hissettirin ve semptomların devam etmesi halinde muhakkak bir ruh sağlığı uzmanına başvurun.
Sağlık bakanımızın da dediği gibi “Bir gün mutlaka salgının son günü olacak. İnsanlığın yaşadığı tüm salgınlar gibi bu salgın da son bulacak.” Bu konudaki inancımızı hiç kaybetmeyelim ve çocuklarımıza da bu inancı aşılayalım.
Sağlıklı günler dileklerimle…
Klinik Psikolog Şehnaz Tuna