“Şiddetten hayatta kalanlarımız, bize ne yaşatıldığını anlamlandırıp ifade edene kadar bizim gibilerin, kız kardeşlerimizin kudretine ve güvenine ihtiyaç duymaz mıyız?”
Enheduanna
Geride bıraktığımız yılın aralık ayında sosyal medya platformu Twitter’daki bir hesabın erkek bir yazara yönelttiği taciz ifşasının cinsel tacize uğramış diğer mağdurlar tarafından da desteklenmesiyle ortaya çıkan hareket çığ etkisine yol açtı. Edebiyat dünyasında meydana gelen ve Türkiye Yazarlar Sendikası ile Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından da destek gören bu ifşa hareketi “cinsel taciz” kaynaklı, kabuk tutmuş ya da halen açık yaraların yeniden kanamasına sebep olurken taciz olgusuna dair yepyeni bir farkındalığı da gündeme getirdi. Günümüzde özellikle kadınlara yönelik cinsel taciz ve saldırının arttığı su götürmez bir gerçek, dolayısıyla sadece edebiyat dünyasında değil başka sektörlerde de bu tip birçok olayın yaşandığını ve genellikle çoğunun halı altına süpürüldüğünü söylemek yersiz olmaz. Taciz ve saldırılar son hız devam etse de kurbanların yaşadıklarını ve onlara bunları yaşatan tacizci ve saldırganların kimliklerini ifşa edememeleri aşılmaz bir engel olarak tüm haşmetiyle ortada öylece duruyor. Travma kurbanlarının çoğu başlarına gelenleri ifşa ederek olumsuz tepki görmektense susmayı tercih ediyorlar. İspat etme ve inanılmama endişesi, çevre tarafından dışlanma, mimlenme ve hatta iş ya da fırsat kaybı ihtimali suskunluğu tetikliyor ve kişi sorunu kendi içinde çözme çabasına giriyor. Bu da akıntıya karşı kürek sallamaktan başka bir işe yaramıyor.
Walsh ve arkadaşları tarafından 2010 yılında cinsel tacize uğramış ya da kurbanlardan birinin arkadaşı olan 1000 üniversite öğrencisi arasında yürütülen çalışmada kurban öğrencilerin kendilerine inanılmama ya da suçlanma korkusuyla yardım isteme konusunda gönülsüzlük davrandıkları görülmüştür. Çalışmalarında edindikleri bu ve diğer bulgular doğrultusunda Walsh ve arkadaşları cinsel saldırı konusundaki klişelerin alaşağı edilerek “ciddi" bir cinsel saldırının gerçekten ne olduğu konusunda bilgi vermek açısından psikoeğitimin yardımcı olacağını önermişlerdir.
ODTÜ Cinsel Tacizi Önleme Birimi’ne göre,
“Cinsel taciz, 'kişiyle vücut teması bulunmadan yapılan ve rızaya dayalı olmayan, cinsel içerikli söz, tavır ve diğer davranış biçimleri' olarak tanımlanmaktadır. Olayın gerçekleştiği ortama ve bağlama göre ısrarla tekrarlanan eylemler ya da bir tek eylem cinsel taciz olarak değerlendirilebilir. Süreklilik ön koşul değildir. Her cinsel yönelim ve yaştaki insan cinsel tacize uğrayabilir. Cinsel taciz farklı biçimlerde gerçekleşebilir. Tamamen kapsayıcı olmamakla birlikte, bazı cinsel taciz biçimleri, cinsel içerikli tehditler, kişilerin cinsiyetine yönelik taciz, düşmanca ortam tacizi ve istenmeyen cinsel ilgi ve yakınlık şeklinde görülebilir. Yerleşkelerde sık rastlanan üç cinsel taciz biçimi misilleme, takip etme ve ödüllendirme vaadidir.
Misilleme, kişinin cinsel veya duygusal amaçlı girişim ve teklifleri reddetmesi ya da tacize uğradığını düşünerek şikâyet etme yoluna gitmek istemesi/gitmesi nedeniyle, açıkça veya örtülü olarak iş veya eğitim yaşamının intikam amacıyla zorlaştırılmasıdır.
Israrlı takip, bir kişinin rızası dışında peşine takılma, evinin, okulunun, işyerinin önünde bekleme, yolda uzaktan ya da yakından izleme, kişisel bilgilerini, gündelik hayatını öğrenmek üzerine soruşturma yapma ve bu bilgileri taciz etme amaçlı kullanma eylemidir.
Ödüllendirme vaadi, kişinin hak etmeksizin, cinsel veya duygusal amaçlı bir davranış veya teklifi kabul sonucu ödül, terfi, not veya benzeri kazançlarla ödüllendirilmesi vaadidir.
Cinsel saldırı, 'rızaya dayalı olmayan cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesi' şeklinde tanımlanmaktadır. Cinsel saldırı, kişinin fiziksel ve/veya psikolojik güç kullanımı, tehdit, korku, baskı altına alma, gözdağı verme, hile ve kandırma gibi zorlamalarla cinsel içerik taşıyan fiziksel bir davranışa maruz kalması yoluyla vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesi olarak kabul edilmektedir.” (citob.metu.edu.tr, 2017)
Tacizi meşrulaştıran zihniyete karşı kuşanılacak en önemli silahlardan biri olan ifşanın tarihçesi aslında oldukça eskilere uzanmaktadır. Evrim Şaşmaz (2020) kaleme aldığı yazısında güncel arkeolojik bulgular üzerinden gidildiğinde ilk cinsel taciz ifşasının, bir kadının beyanı ve yazısıyla Mezopotamya’da yapıldığını paylaşmıştır. Tarihte bilinen en eski kadın şair ve aynı zamanda ilk gökbilimcilerden biri olan Akadlı Enheduanna, tanrıçasına övgüler dizdiği İnanna’ya Methiye başlıklı ilahisinde babası Kral Sargon’u deviren, inandığı değerleri aşağılayan, kendisini Ur kentinden süren asker Lugalan’ın kendisine cinsel tacizde bulunmasını M.Ö. 23’üncü yüzyılda taşlara kazıyarak ifşa etmiştir. Enheduanna’nın Lugalan’ın cinsel tacizde bulunduğunu açık ettiği mısralarında sadece bir beyan değil aynı zamanda bir lanetleme de bulunur: "Ah hiddetli vahşi ilahi ineğim, def et bu adamı, zapt et bu adamı!" Enheduanna tacizcisini bu sözlerle lanetlese de günümüzde ifşa asla bir yargı unsuru değildir ve olmamalıdır.
İfşa travmanın iyileşmesinde önemli bir araç olduğundan bunun yerine getirilmemesi ya da geciktirilmesi iyileşme sürecini olumsuz etkilemektedir. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki cinsel taciz ya da saldırı kurbanları deneyimlerini ifşa etmiyorlar (Coker ve ark., 2002, Kogan, 2004, akt. Ullman ve ark., 2010) ya da ifşa etmek için uzun zaman bekliyorlar (Alaggia, 2004, akt. Ullman ve ark., 2010). İfşanın sosyal hayattaki bedeli ve psikolojik açıdan zarar verme etkisi ne yazık ki çok fazla. Bu da ifşanın iyileştirici yönüyle paradoks yaratıyor.
İnsanlar cinsel saldırıyı ifşa ettiklerinde destek açısından farklı boyutta tepkilerle karşı karşıya kalırlar. Olumsuz sosyal tepkiler desteklenmeme, yanlış anlaşılma, suçlanma gibi duygulara yol açarken olumlu tepkiler duygusal ya da somut destek sağlar. (Sigurvinsdottir ve Ullman, 2015) Cinsel saldırı kadınların zihinsel, fiziksel, cinsel sağlığına ciddi boyutta zarar verir. Bu tarz bir saldırıya uğrayan kadınların %74-%88’i deneyimlerini güvendikleri biriyle paylaşırlar. Olumlu tepkiler iyileşmeye yardımcı olurken olumsuz tepkiler kişinin kendini suçlamasına ve uyumsuz inançlara sahip olmalarına sebep olarak iyileşmeyi engeller. Tacizin ifşasında sosyal destek ağı çok önemlidir. Nitekim cinsel taciz ya da saldırıya uğrayan kadının zaten kendini suçlama meyili varken bir de üstüne ifşa karşısında maruz kalınan olumsuz tepkiler gelince depresyon ve travma sonrası stresten kaçmak neredeyse imkân dışıdır. Ve hatta bazen ifşa edil(e)meyen taciz kişinin kendi canını almasıyla bile sonuçlanabilir.
İfşanın önündeki en önemli bariyerlerden biri utanma duygusudur. Utanç, “kendini kınama hisleri ve hasarlı benliğini diğerlerinden gizleme arzusunu kapsayan olumsuz ve rahatsız edici duygusal deneyimlerdir”. (Lewis, 1992, Tangney 1995, akt. Feiring ve Taska, 2005) Utanç duygusunu yaşayan bir kişi sosyal ve kendi kendine empoze ettiği birtakım standartları yakalayamadığını düşünerek kendini başarısız görür ve bütün benliğini kusurlu bulur. Taciz ya da saldırının gerçekleştiği ortamın gizli olma özelliği, kurbanın saldırgan tarafından aşağılanması ve kurbanın sessiz kalması için yapılan aleni tehditler de utanç duygusunu tetikler. Travma Sonrası Stres Bozukluğu’na (TSSB) yol açan utancın yanı sıra tacizin damgalayıcı doğası ve diğerlerinin nasıl tepki vereceği konusundaki endişeler de ifşayı engelleyen unsurlardandır. 102 üniversite öğrenci arasında yapılan bir çalışmanın sonucunda olumsuz tepkilerle travma sonrası stres semptomları arasında direkt bir ilişki saptanmıştır. Negrao ve arkadaşlarının 2005 yılında yaptıkları çalışmada da kanıtlanmış fakat ifşa edilmemiş çocukluk cinsel tacizi hikayesine sahip kadınlardaki utanç ve aşağılanmışlık hissinin çok daha yüksek TSSB semptomlarına neden olduğu bulgusu elde edilmiştir. (Morris ve Quevillon, 2018)
“Tacize karşı tavır almak aslında; ahlakî, insanî, hümanist bir mücadele, hatta yurtseverlik ve bir uygarlık mücadelesi olarak da okunabilir.”
Buket Uzuner
Cinsel saldırı ifşasına dair yapılan araştırmaların sayısı giderek artmaktadır. İfşanın ikili bir olgu olma olgusundan yola çıkan ve ifşanın ilk yapıldığı ana odaklanmanın yeterli olmadığını, kurbanların ifşaya ne kadar süreyle devam ettikleri, kimlere ifşa ettikleri ve ifşa anında karşılaştıkları tepkiler açısından farklılık gösterdiklerini düşünen Ahrens ve arkadaşları (2010) ifşa modellerini incelemek üzerine seçtikleri 103 kadın, cinsel saldırı kurbanları arasında bir çalışma yürütmüşlerdir. Bu çalışmanın sonucunda ifşa etmeyenler, ağırdan alanlar, kriz ifşaatçıları, devam eden ifşaatçılar olmak üzere birbirinden ayrı dört farklı ifşa modeli ortaya çıkmıştır. Saldırı karakteristikleri ve tecavüz farkındalığı ifşa etmeyen ve ağırdan alan gruplarını diğer iki ifşa grubundan ayırmaktadır. Ağırdan alan grup polis ya da tıbbi görevlilere ifşa etmeyip daha fazla olumsuz tepkiye maruz kalırken, ifşa etmeyenler diğer gruplara oranla daha fazla depresyon ve travma sonrası stres semptomları göstermiştir. Bu çalışma taciz karşısında susmanın da ifşa etmenin de farklı şekillerde zarar verici etkileri olabileceğini gösterirken resmi ve gayri resmi destekçilerin kurbanlara nasıl olumlu tepki gösterecekleri ve olumsuz tepki vermekten nasıl kaçınacakları konusunda eğitilmelerinin önemini vurgulamış toplumun kurbanları mevcut destek kaynakları konusunda haberdar etmeleri gerektiğini önermiştir.
Tacizi ve saldırıyı ifşa edenler iftira atmakla suçlanabilir ya da ispat yükünün altına girmeye zorlanabilirler. Bu yüzden ifşa ile iftira arasındaki ince çizgi neredeyse hayati bir önem taşır. Gerçekten suçu olmayan masum birini hak etmediği bir durumla suçlamak, istenmeyen sonuçlar doğuracaktır. Sosyal medya gibi kuvvetli bir mecra üzerinden hakkında başlatılan bir ifşa kampanyası masum bir kişiyi muhtemel bir linç hareketinin hedefi haline getirebilir. Diğer yandan tacizcilerin çoğu mağdurun utancından dolayı yaşadığını ifşa etmeyeceğini ve suçun gizli kalacağını düşünüp cesaretleneceklerinden ve aynı suçu tekrarlayabileceklerinden dolayı gerçekten vuku bulmuş bir tacizin sosyal medyadan ifşasının cinsel taciz ve saldırı suçları açısından caydırıcı özelliği vardır. Sonuç olarak paylaşım ortamı ne olursa olsun itibara güvenerek yapılan bu tarz insanlık dışı saldırıları durdurabilmenin yolu ifşadan geçmektedir. Tarihten günümüze taciz ve şiddetin sıklığını düşündüğümüzde bugün halen derinlerde gizli kalan, örtbas edilmiş milyonlarca taciz vakası mevcuttur. Korku ve utançtan kaçmak yerine bu duygularla yüzleşmek ve travmatik deneyimlere dair sahip olunan gerçek dışı inançların bilişsel davranışçı yöntemlerle yeniden yapılandırılmaları ifşaya giden yolda altın pusula olacaktır.
Kl. Psk. Şehnaz Tuna
27 Ocak 2021
KAYNAKÇA:
- Ahrens, Courtney E.; Stansell, Janna; Jennings, Amy (2010). To Tell or Not to Tell: The Impact of Disclosure on Sexual Assault Survivors' Recovery. Violence and Victims, 25(5), 631–648. doi:10.1891/0886-6708.25.5.631
- Feiring, C. ve Taska, L.S. (2005). The Persistence of Shame Following Sexual Abuse: A Longitudinal Look at Risk and Recovery. Child Maltreatment, 10(4), 337–349. doi:10.1177/1077559505276686
- Morris, J.M. ve Quevillon, R.P. (2018). Social Reactions to Sexual Assault Disclosure: The Role of Posttraumatic Cognitions. Journal of Interpersonal Violence, 0886260518801940. doi:10.1177/0886260518801940
- ODTÜ. Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleme ve Cinsel Tacizi Önleme Birimi. (2017, 15 Aralık). Cinsel Taciz ve Saldırıya İlişkin Tanım ve İlkeler. Erişim tarihi: 22 Ocak 2021, https://citob.metu.edu.tr/tr/cinsel-taciz-ve-saldiriya-iliskin-tanimlar
- Sigurvinsdottir, R, Ullman, S.E. (2015). Social reactions, self-blame, and problem drinking in adult sexual assault survivors. Psychology of Violence, 5(2), 192–198. doi:10.1037/a0036316
- Şaşmaz, E. (2020). Tarihin bilinen ilk ‘taciz ifşacısı’: Mezopotamyalı Enheduanna. Erişim tarihi: 25 Ocak 2021, https://gazetekarinca.com/2020/12/tarihin-bilinen-ilk-taciz-ifsacisi-mezopotamyali-enheduanna/
- Ullman, S.E., Foynes, M.M. ve Tang, S. (2010). Benefits and Barriers to Disclosing Sexual Trauma: A Contextual Approach. Journal of Trauma & Dissociation, 11, 127–133. doi: 10.1080/15299730903502904
- Walsh, W.A., Banyard, V. ve Moynihan, M.M. (2010). Disclosure and Service Use on a College Campus After an Unwanted Sexual Experience. Journal of Trauma & Dissociation, 11(2), 134-51. doi: 10.1080/15299730903502912