Başını kaldırdığında soldaki merdivenin tepesinde durmuş aşağıya, kendisine bakan palyaço Pennywise'ı gördü. Yüzü beyaza boyanmıştı. Dudakları kan kırmızısıydı ve yüzünde tehditkâr bir sırıtış vardı. Göz yuvaları boştu. Bir elinde balonları diğer elindeyse bir kitap tutuyordu.
Stephen King, It

Yapay zekâ alanında sıklıkla ortaya çıkan bir kavram, insanlara çok benzeyen ancak inandırıcı derecede gerçekçi olmaktan çok uzak olan robotlarla veya dijital varlıklarla karşılaştıklarında insanların hissettiği rahatsızlığı veya ürkütücülüğü tanımlamak için türetilen bir terim olan Tekinsiz Vadi Etkisi (Uncanny Valley)'dir. Sigmund Freud’un kurucusu ve temsilcisi olduğu analitik teoriye göre "unheimlich" yani "uncanny" (dictionary.cambridge.org'a göre Türkçe anlamları tuhaf, acayip, anlaşılmaz, esrarengiz) hem korkutucu derecede yabancı ve tuhaf hem de şaşırtıcı derecede tanıdık ve içsel olanla ilgilidir. Almanca “unheimlich” kelimesi açıkça “tanıdık”, “yerli”, “eve ait” anlamına gelen “heimlich” kelimesinin zıttıdır ve “tekinsiz” olanın tam da bilinmediği ve aşina olunmadığı için korkutucu olduğu sonucuna varmamıza yol açar. (Freud, 1919) Aslında bilinen, fakat bilindiği derinlerde saklanmış, bilindiği bilinmeyenle yüzleşme sonucu yaşanılan duygusal tepki, etkilenim ve izlenimdir. Herhangi bir şeyden hem korkmak ve çekinmek hem de ona karşı merak ve ilgi duymak anlamına da gelebiliyor bu kelime. Bu durumda yakından tanıdığımızı düşündüğümüz bir şeyin kimi zaman garip ve ürkütücü gelmesi ya da o şeyin esrarengiz olduğunu hissetmek son derece doğal bir tepki olarak ortaya konuluyor. 

Kökeni Freud'un “unheimlich” teorisinden yola çıkarak oluşturulan "uncanny valley" hipotezine göre oluşturulan insan formları (resim, maket, robot vb.) basit özellikleriyle insana benzemeye başlayınca ilk önce sempati topluyorlar. Benzerlik arttıkça bir noktadan sonra sempati korkuya dönüşüyor. Korkunun en dip noktasında zombiye benzeyen insan formları olabiliyor. Mesela, Japonya'da üretilen insansı robotlar gerçeğe çok benzemelerine rağmen, çoğu kişi tarafından ucube yaratıklar olarak tanımlanıyorlar. Yapay insan formlarındaki kusurlar giderildikçe korku tekrar sempatiye dönüşüyor. Çünkü, insanlar artık yapay formları gerçeğinden ayırt edemeyip onları gerçek olarak kabul ediyorlar.  Tekinsiz Vadi, robotların, palyaçoların, zombilerin veya animasyonlu karakterlerin görünüm ve davranış açısından daha fazla insana benzemesiyle, insanlardan gelen duygusal tepkilerin bir noktaya kadar giderek daha olumlu hale geldiği hipotezine gönderme yapıyor. Bununla birlikte, bu varlıklar insana yakın bir benzerliğe yaklaştığında ancak yine de ince kusurlara sahip olduklarında, duygusal tepkide keskin bir düşüş oluyor ve bu da huzursuzluk, rahatsızlık veya tiksinti duygularına neden oluyor. Yanıt grafiğindeki bu düşüş, Tekinsiz Vadi konseptindeki "vadi"yi oluşturuyor.

Eğlence ile insan algısındaki tekinsiz vadi etkisi arasındaki çizgiyi bulanıklaştırabilen ana figürlerden biri aslında komik ve zararsız gözüken ama beklenmedik bir şekilde rahatsızlık ve huzursuzluk duyguları uyandırabilen palyaçolardır. İlk olarak 18. yüzyılda ortaya çıkan ve sevimlilik sembolü diye düşünülen palyaçolar aslında günümüzde kimi grup çocuk ve hatta yetişkin için ciddi boyutta bir korku unsuru taşıyabiliyor. Çocuklar bu korkularını pek saklamaya gerek duymuyorlar. Doğum günlerinde eğlence amaçlı getirilmiş bir palyaçodan çığlık çığlığa ağlayarak kaçan bir çocuk tablosu pek de yabancı gelmezken yetişkinler ise bu konuda daha ketumlar. Dalga geçilme ya da anlaşılamama endişesiyle bu tedirginliğini saklayan birçok yetişkin var. Bu korku bazen fobi boyutuna gelecek ölçüde yoğun olabiliyor. Hatta bu korkunun bir adı var: “Koulrofobi”, yani diğer bir deyişle "palyaço korkusu". Vücut (el, ayak) ve yüzdeki (burun, ağız) hatları abartılı bir şekilde vurgulayan palyaço makyajı ve kostümleri komik görüntüler yaratsalar da çoğu zaman deforme ya da canavarımsı algılara da yol açabiliyorlar. Palyaçonun yüzünde oluşan garip şekiller insan yüzü görüntüsünü o kadar değiştirebiliyor ki işte bu noktada "uncanny valley" hipotezi ile açıklanmaya çalışan olgu meydana geliyor. Yani, figür rahatsız edecek kadar canlı görünmekle beraber hiç hoş olmayacak derecede gerçek dışı olabiliyor. İşte bu da tanıdık bir bedende tanımadık bir yüz algılayan çocuğun kimi zaman yetişkinliğe kadar devam ettirebileceği bir fobiye sahip olmasına yol açabiliyor.  

Bu fobi kökenleri bireysel deneyimlerden kültürel temsillere kadar değişse de palyaçoların abartılı özellikleri, boyalı yüzleri ve öngörülemeyen davranışları nedeniyle huzursuzluk hissi uyandırmasının ve rahatsız edici olmasının altında yatan birtakım sebepler vardır. Bu korkunun kökenlerini üç ana kategoride anlatmak mümkün (Tyson ve ark., 2023): 

  1. Fiziksel görünüm
    1. Onların ‘proto’ insan imgesi bizi tedirgin eder (tekinsiz vadi etkisi). 
    2. Abartılı yüz özellikleri doğrudan bir tehdit duygusu taşır.
    3. Makyajları duygusal ifadelerini gizlediğinden niyetlerinin kötü olup olmadığını anlayamayız. 
    4. Makyajları bize ölümü, kanlı bir yarayı ya da enfeksiyonu hatırlattığı için tiksinme duygusu veya kaçınma davranışı uyandırır. 
  2. Davranış
    1. Tahmin edilemeyen davranışları bizi rahatsız eder. 
  3. Öğrenme ve/veya deneyim
    1. Korku aile üyelerinde görülen korkuyu model alır. 
    2. Korku palyaçoların medyadaki olumsuz tasvirlerinden kaynaklanır. 
    3. Korku bir palyaço ile yaşanılmış korkutucu bir deneyimden kaynaklanır. 

Rengarenk ve aşırı gösterişli makyaj ve kıyafetleri, kimi zaman korkunç ve abartılı olan mimikleri, özellikle sirklerde komiklik uğruna daha ziyade normalden uzak, sakar, yıkıcı ve zarar veren hareketleriyle ön plana çıkan palyaçolar bazı kült filmlerde de unutulmaz karakterler olarak hafızalara kazınmıştır. Stephen King'in "It" adlı romanından beyazperdeye uygulanan filmdeki korkunç palyaço Pennywise ya da "Batman" filmindeki Joker karakterleri sayesinde palyaço figürü korku unsurlarıyla bağdaştırılmıştır. Kostüm partilerinde kullanılan “Canavar Palyaço” temaları gibi temalar da bu korkuların teyidini ve devamını sağlamaktadır. Gerçek hayatta da var olan, örneğin çocuk partilerinde palyaçoluk yapan seri katil John Wayne Gacy gibi figürlerin varlığının yanısıra evrimsel olarak bilinçaltımıza yerleşmiş bilinmeyene merak, yani o renkli ve abartılı makyajın altında neyin gizli olduğu sorusu da yine bilinçaltımızdaki o bilinmeyene dair beslediğimiz tüm korkuları tetikleyebilmektedir. 

Tekinsiz Vadi Etkisi ile koulrofobinin yakınsaması, insanın görünüşünü ve davranışını kopyalamaya çalışan yapay zekâ teknolojileri göz önüne alındığında açıkça ortaya çıkıyor. Yapay zekâ destekli robotlar veya sanal asistanlar insan özelliklerini taklit etme konusunda daha karmaşık hale geldikçe, koulrofobik reaksiyonlara yatkın bireylerde Tekinsiz Vadi tepkisini tetikleme riskiyle karşı karşıya kalıyorlar. Örneğin, bakım verme veya müşteri hizmetleri rollerine yardımcı olmak üzere tasarlanan insansı robotlar, insanlarla empatiyi ve ilişkiyi güçlendirmeyi amaçlayan yüz ifadeleri, jestler ve ses tonları sergileyebilir. Bununla birlikte, bu yapay varlıklar, insan özelliklerine çok benzedikleri ancak mükemmel şekilde kopyalamadıkları için etkileşimleri bir palyaçoyla karşılaşmayı anımsatan rahatsızlık veya korkuya neden olabilir.

Tekinsiz Vadi Etkisi, koulrofobi ve yapay zekânın kesişimi insan psikolojisi ile teknolojik ilerleme arasındaki karmaşık etkileşimi aydınlatıyor, dolayısıyla bu olguların arasındaki etkileşimi anlamak hem etkili hem de sosyal açıdan kabul edilebilir yapay zekâ sistemleri yaratmaya çalışan geliştiriciler için çok önemlidir. Tasarımcılar insan algısı ve duygularının nüanslarını dikkatli bir şekilde yönlendirerek insan benzeri yapay zekâ ara yüzlerinin faydalarından yararlanmaya devam ederken olumsuz tepkileri tetiklemekten kaçınmaya çalışabilirler. Dahası yapay zekâ etkileşimlerinin potansiyel etkisinin kabul edilmesi yapay zekânın konuşlandırılmasıyla ilgili etik hususlara ışık tutabilir. Yapay zekâ teknolojileri gündelik yaşama giderek daha çok entegre hale geldikçe kullanıcı konforunu ve refahını öncelendirmek insan-makine etkileşimlerinin rahatsızlık veya endişeye yol açması yerine güven ve güveni arttırmasını sağlamak çok önemli. Yapay zekâ geliştiricilerinin Tekinsiz Vadi Etkisini göz önünde bulundurarak daha empatik ve insan merkezli yapay zekâ sistemleri yaratmaya çalışmaları insan ve yapay zekânın uyumlu bir şekilde bir arada var olduğu bir geleceği şekillendirmede oldukça etkili olacaktır. 

Kl. Psk. Şehnaz Tuna 
31 Mart 2024

KAYNAKÇA 

  • Freud, S. (1919). The “Uncanny”. 31 Mart 2024 tarihinde https://web.mit.edu/allanmc/www/freud1.pdf adresinden erişildi. 
  • King, S. (2018). It. (Çev. O. Alpar). İstanbul: Altın Kitaplar. 
  • Tyson, P.J., Davies, S.K., Scorey, S. & Greville, W.J. (2023). Fear of clowns: An investigation into the aetiology of coulrophobia. Front. Psychol. 14:1109466. doi: 10.3389/fpsyg.2023.1109466
  • uncanny. (2024). 31 Mart 2024 tarihinde https://dictionary.cambridge.org/tr/sözlük/ingilizce-türkçe/uncanny#google_vignette adresinden erişildi.