İçimizdeki çocuğu serbest bırakabilmek için bizi bunu yapmaktan alıkoyan şey tam olarak nedir? Yaş aldıkça öğütlere ve görgü kurallarına çok daha fazla dikkat etmeye başlarız ve hayatın bize sunduğu küçük şeylerden zevk almayı erteleriz. Böylece çocukluğumuz da bizi kargaşanın içine iten zaman yönetimi ve hedefler labirentinde kaybolur gider. Yükümüzü hafifletmek, hayatımıza umut ve neşeyi katmak ve böylece içimizdeki çocuğa erişebilmenin en büyük engellerinden biri toplumun ve çevremizdeki insanların düşünceleridir. Halbuki bu hayatta öncelikli hedefimiz başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğü değil huzur duyduğumuz, mutlu olduğumuz ve her günü hayal ettiğimiz gibi yaşama zevki veren bir yaşam sürmek olmalıdır.
İçimizdeki çocukla ilişki kurabilmenin ilk aşaması onunla temasa geçmek ve hatta onunla içsel bir diyalog başlatmaktır. Saklandığı yerden çıkıp neler olup bittiğini veya neye ihtiyaç duyduğunu paylaşabilmesi için onun hikayesini duymaya ve görmeye açık olmamız gerekiyor. İçimizdeki ufak çocuğun acısını, üzüntüsünü, korkularını ve endişelerini gerçekten dinlemeye ve öğrenmeye çalışmalıyız. Umutlarını, hayallerini, dileklerini, ihtiyaçlarını duymalı ve bunları gerçekleştirmek için adımlar atmalıyız. Bu çocuğu kabul etmek, sevmek ve ona özen göstermek fark yaratacaktır. Biz içimizdeki çocuğu görüp ona ilgi gösterdiğimizde o da bize çok daha açık olacaktır.
İçimizdeki çocuğu görebilir ve onu sakinleştirebilirsek başkalarından onay alma arayışımıza takılıp kalmayız. Bu çocuğu yaşatmak için içimizdeki kıvılcımı canlı tutarak bizi biz yapan, bizi biz olduğumuz için takdir eden insanlarla bir arada olmamız ve kendimizi her türlü eleştiri tutsaklığından kurtarmamız gerekiyor. İçimizdeki çocuğun serbest kalmasına ve masum eğlencenin tadını çıkarmasına izin verdiğimizde, bu bizi tamamen gençleştirir, zihnimizdeki önyargıları temizler ve dünyayı yepyeni bir perspektiften görmemizi sağlar böylece devam etmek ve yeni şeyler denemek için önümüz açılır. Ayrıca bu içsel süreç, yetişkin yaşamımızda hissettiğimiz direnci ve sıkışmışlığı da çoğu zaman yumuşatır.
“Peki bu çocuk nasıl serbest kalır?” diye sorduğunuzu duyuyorum. İçinizdeki çocuğu serbest bırakmak ve iyileştirmek için içsel inançlarınızı olumlu yönde değiştirin. Kötü anıları veya deneyimleri işleyerek kaygıları ve korkuları azaltmaya çalışın. Sağlıklı ilişkiler geliştirin. Tutkular ve hobiler yaratın, eğlenceli aktivitelerden yararlanın ve bunları hayatınızın bir parçası haline getirin. Alın elinize çocukluktan kalma bir baloncuk şişesi ve var gücünüzle üfleyin. Çıkan baloncuklar eşliğinde özgürce dans edin. Arkadaşlarınızla gülün eğlenin ve hatta bazen size en saçma gelen şeyleri yaparak hep birlikte kahkaha atın. İnanın bu tür küçük şeyler bile aslında gününüzü güzelleştirebilir ve size yeniden o yetişkin olma sürecinde kaybolan çocukluğunuza dönme şansını verebilir.
Sırf yetişkin olduğunuz için hayatta yaşayacağınız eğlencenin sonu geldi demek değil. Arada sırada çocuk olmanın, çocuklaşmanın hiçbir zararı olmaz. Aksine size yaşama sevinci verir, hayatın karşınıza çıkardığı zorluklarla baş etmenizi sağlar. Haydi şimdi sıvayın kollarınızı ve yeni yılda içinizdeki çocuğu bir an önce serbest bırakmayı hedefleyin. Unutmayın, bu hayata sadece bir kere geliyor ve onu sadece bir kere yaşıyoruz….
Kl. Psk. Şehnaz Tuna
27 Kasım 2023